NBA’de taşlar artık iyiden iyiye yerine oturdu. Başlangıçtan bu yana yapılan 17 maçta da Spurs kalitesini gösterdi ve Batı’da ilk geneldeyse Boston’un ardından ikinci sıraya yerleşti. Yazı yazmadığım 1 ay içerisinde toplam 14 maç yapan San Antonio bu maçların 11’ini galibiyetle kapattı. Mağlup olduğu 3 maçı da deplasmanda oynayan Teksas ekibi henüz evinde maç kaybetmedi.
Geçen yazımda Spurs’ün, bu senede, yaşı ilerlemiş kadrosuna rağmen, şampiyonluğun en büyük adaylarından biri olduğunu söylemiştim. Takımımımız henüz beni yanıltmadı. Son 10 yıldır galibiyet oranı en yüksek takımlardan biri olan Spurs maçlarını, kendi sistemini rakibine kabul ettirerek kazanıyor. İyi savunma karşısında sayı bulamayan rakip takımın direnci kırılınca devreye giren Parker - Ginobili - Duncan üçlüsü genelde maçı kazandıran kilit isimler oluyorlar. Benchten gelen isimlerse bu üçlünün gereken anlarda dinlenmesini sağlıyor ve oyunda kaldıkları süre boyunca ilk beşteki isimleri aratmamaya çalışıyorlar. Bu işte en büyük paylardan biri de koç Popvich’in. Koç oyuncuların süresini öyle güzel ayarlıyor ki oyunda kalan yıldızlar her zaman dinç, kenardan gelenler de her zaman yararlı olabiliyor. Peki sistem bu kadar güzel ve kusursuz işlerken Spurs nasıl oluyor da kaybedebiliyor.
İşte bu sorunun cevabını en güzel şekilde, kaybettiğimiz maçlarda bulabiliriz. En bariz örnekse, 2006 Playoff’larında yaşanmıştı. Dallas karşısında kaybedilen seride, Spurs’ün nasıl yenilebileceği ortaya çıkmıştı. San Antonio sürekli dikine oynayan Dallas’a karşı oldukça zorlanmış ve sonuçta seriyi kaybetmişti. Bu sene kaybedilen 3 maçtan biri de Dallas’a karşıydı zaten. Her ne kadar formsuz bir grafik sergilese de Dallas takımı hala çok tehlikeli olduğunu gösterdi. Diğer bir mağlubiyetse diğer bir Teksas takımı Houston Rockets’tan alındı. Bu maçta benchinden neredeyse hiç katkı alamayan San Antonio, T-Mac-Yao ikilisinin toplam 40 sayı attığı maçı henüz ikinci periyotta rakibine verdi. İlk çeyrek başa baş gitmesine rağmen ikinci çeyrekte yediği 27 sayıya karşılık 13 sayı atabilen San Antonio üçüncü periyotta toparlamaya çalışsa da son çeyrekte üstünlüğü ele geçiremeyince maçı da 89-83 kaybetti.
Beni en çok şaşırtan yenilgiyse deplasmandaki Sacramento yenilgisi oldu. Takımımızda 3 sene yer bulamayan Beno Udrih’i ilk beşte başlatan Kings, ligdeki en etkileyici performansını Spurs’e karşı gösterdi belkide. Udrih, 8-12 saha içi, 2-2 üçlük ve 9-9 serbest atışla 27 sayı atarak kariyerinin en önemli performansını eski takımına karşı gösterdi. Ayrıca Sacramento’da Ron Artest 20, John Salmons ve Mikki Moore 17 sayıyla takımlarına galibiyeti getiren oyuncular oldular. San Antonio ise ne yıldızlarından ne benchinden bir katkı bulabildi. Big 3, 14-36 saha içi isabetiyle 36 sayıda kalınca Spurs favori çıktığı maçı kaybetmiş oldu. Bir parantez de Arco Arena’ya açmak istiyorum. Eski günlerini arayan Sacramento eskiden seyirci baskısının en çok yaşandığı stadyumlardan birisiydi. Ancak ligin en önemli takımlarından birine karşı oynanan maçı sadece 12.000 kişi izlemiş.
Mağlubiyetleri böylece nedenleriyle masaya yatırmış olduk. Spurs Parker, Ginobili veya Duncan’ın ikisinin oyuna giremediği maçları kaybediyor. Bir diğer olumsuz faktörse yedekler. Kenardan katkı alamayan takımda ilk beş ne kadar çalışırsa çalışsın bir yere kadar dayanabiliyor. Aslında şampiyonluğun anahtarı da işte burada. Dinamizm, tecrübe, savunma ve yedeklerin katkısı. Şimdi gözlerimizi bu etmenlerin uygulandığı 11 maça çevirelim.
Siyah-Grililer 1 aylık sürede 11 maç kazandı demiştik. Bu maçların en önemlileri Orlando ve Houston karşısında alınanlardı elbette. Doğuda liderliğe oynayan ve Boston gibi çıkışta olan bir takımı mağlup eden Hedo’lu Orlando, ilk devreyi başa baş götürmesine rağmen üçüncü periyotta yumruğu vuran Spurs maçı da 128-110 kazandı. Hidayet’in 28 sayısı da bizi sevindiren bir başka olay oldu.
Houston galibiyetinin önemiyse rövanş niteliğinde olmasıydı. Bu sefer AT&T Center’da oynanan maçta büyük çekişme yaşandı. Ancak Tim Duncan’ın ağırlığını koyduğu maçta seyircisinin desteğini de arkasına alan Spurs maçı da 90-84 kazandı. TD 25 sayı, 13 ribauntla yıldızlaştı ve bu sefer Houston’a şans tanımadı.
Spurs şu an düşük viteste ilerliyor. Her zaman dediğim gibi San Antonio ligin ikinci yarısı vites yükseltir ve playofflarda form tutar. Bence Teksas ekibinin bu sene en büyük rakibi Phoenix Suns olacak. Çok koşan, eğlenceli basketbolun yanında maç da kazanan Suns, Grant Hill takviyesiyle daha da güçlendi. Doğudaysa en büyük tehlike tabi ki Boston. Ancak herhangi bir sakatlık takımları nasıl etkiler. Boston, KG, Allen veya Pierce’tan birini kaybederse nasıl maç kazanır, orası muamma. Ancak aynı şeyler Phoenix ve San Antonio için de geçerli. Duncan’ın veya Nash’in sakatlıkları bu takımları şampiyonluktan edebilir. Bu yüzden sezon sonunu görmek çok zor. Ancak herkesin sağlıklı kalacağını düşünerek hareket edersek bu 3 takım ligin en tepesi için benim en büyük favorilerim.
Her şey her zaman olduğu gibi playofflarda belli olacak…
Yeniden görüşmek dileğiyle…
Basketbol dolu günler…